Türkçe RAP’in Lirikal Evrimi / Burak Çakır
Rhytmic African Poetry, bilinen adıyla RAP yetmişli yılların
sonunda oluşumunun ilk emarelerini verdi, oluşturduğu Hip-Hop kültürü ile
seksenli ve doksanlı yıllarda gelişimini sürdürerek önce endüstriyelleşti
ardından dünyayı kuşatan bir akım yaratmayı başardı. Seksenli yılların sonunda
Almanya’ya, oradan da Türkiye’ye sıçrayan bu Ritmik Afrika Şiiri ülkemizde
de popülaritesini ve dinleyicisini gün geçtikçe arttırdı, arttırmaya devam
ediyor. Biz bu yazımızda Türkçeleşen bu
ritmik şiirin lirikalite bağlamında yıllar içerisindeki değişim ve dönüşümünü
irdeleyeceğiz.
Edebiyat tarihi içerisinde türlerin gelişimine baktığımızda
didaktik öğelerle başlayan anlatıların zaman içerisinde geçirdiği evrimi
görürüz. Mitolojik dönemde rastladığımız yoğun didaktizm, destan döneminde
ilahi faktörlerden arınarak toplumsal meseleler üzerine yoğunlaşmış epik bir
anlatı var etse de didaktik üslup yerini korumayı başarmıştır. Türk
edebiyatında bu destan dönemi “Dede Korkut Hikâyeleri” ile bir geçiş sağlarken
batı bu didaktik anlatımdan Cervantes’in ünlü “Don Kişot”u ile tam anlamıyla sıyrılır
ve modern edebiyatın kapılarını aralar.
Türkçe sözlü RAP müzik veya yaygın tabiri ile Türkçe RAP
seksenli yıllardan itibaren deneme –yanılma üzerine ve daha ziyade eğlenceye
dayalı çeşitli eserler gösterse de ilk defa doksanlı yıllarda Cartel grubu ile
dikkatleri üzerine çekti. Ağırlıkla gurbetçi Türk gençlerden oluşan grup kendi
adını taşıyan albümleriyle müzik piyasasında hızlı bir yükseliş yakaladı. Bu
yükselişin temel nedenlerinden biri de şüphesiz şarkı sözleri oldu. RAP,
Almanya’da azınlık durumunda olan ve ırkçı saldırılara maruz kalan gurbetçi
Türklerin kendilerini ve dertlerini anlatabilecekleri yeni bir mecra olmuştu.
Akabinde Türkiye’de RAP ile ilgilenen farklı grup ve isimlerin çıkardıkları
albümler de bu doğrultuda didaktik öğelerle, eğitici ve öğretici bir misyon
üstlendi.
“Etilerde işim olmaz Tarabya’ya yolum düşmez
Lopezler Anthonyler burayı kasıp kavururken
Siz sansasyon peşinde koşmaya devam edin
Yıkın ortalığı yakın, 7.4’lerle ilgilenmeyin sakın”
Nefret, Anahtar
Bugün “Oldskool” olarak adlandırılan bu dönemde flow olarak
tabir edilen, söz ve altyapı uyumsuzluğu veya bir başka deyişle ritim kaçırma
sıklıkla rastlanan bir hadiseydi. Sözler ritimle beraber hareket etmiyor,
çoğunlukla MC’nin –RAP söyleyen kişi- söylevinde yakaladığı akış altyapı ile
örtüşmüyordu. Nitekim bu durum bize edebiyatımızın bir başka dönemini, Divan
edebiyatına geçiş sürecimizi hatırlatıyor. Divan edebiyatına geçiş olarak
adlandırabileceğimiz 13-14. yüzyıllarda daha ziyade halka İslam’ı tanıtmak ve
İslami öğretilerden haberdar etmek amacıyla yazılan didaktik şiirler
çoğunlukla aruz veznine uymuyordu. Zira aruz vezni ile yazmak için uzun ünlü
harflere ihtiyaç duyuluyor ancak Türkçede uzun ünlü harf bulunmuyordu.
Böylelikle vezni sağlayabilmek adına bir yandan Arapça ve Farsça kelimeler
edebiyatımıza girerken bir yandan da Türkçe kelimelerde biçim değişikleri
görüldü. Bugün benzeri değişikler Türkçe RAP’te de kendisini sıklıkla
gösteriyor.
“Döner hurşîd-i âlemtâbına gerdûn-ı gerdânın
Binüb dûlâba her bir mâh-ı tâbânı Sitanbûlun”
Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ, Gazel
“Bu biyonik rapçilerin derdi nedir kes layn.
Sekiz’de eriştiysek kafa rape Press Nine”
Red, Sokaklar
Bu ritim veya vezin kaçırma durumlarına neden olarak
sanatçıların anlatma kaygısını gösterebiliriz. Zira Divan edebiyatı kuruluş
döneminde bahsettiğimiz, İslami öğretileri anlatma kaygısına benzer olarak bu
dönemde MC’lerinin de içinde bulundukları sosyal ve siyasi meseleleri anlatmayı
ritim yakalamaktan daha fazla önemsedikleri aşikârdır.
Milenyumla beraber dünya çapında kayda değer bir dinleyici
kitlesine ulaşan RAP, eğlence sektörünün ve yatırımcıların dikkatini çekti. Bu
müzik ve icracılarına yapılan yatırımlar, yatırımcıların maddi kaygıları ve
artık MC’lerin eski zorlu hayatlarını sürdürmüyor oluşu gibi birçok neden
sonucunda didaktik öğelerden yavaş yavaş arınan RAP yeni bir dil geliştirme
yoluna girdi. Artık toplumsal sancı ve sorunlardan ziyade; kadın, para ve lüks
yaşam hakkında söylemler duyulmaya başladı. Amerika merkezli bu değişimin
tesiri çok geçmeden Türkçe RAP’te de görüldü ancak özellikle underground
camiada sempati ile karşılanmadı.
Artık iyiden iyiye flowun yerleştiği iki binlerin sonlarına
doğru romantik konuların ele alındığı lirik eserler kendisini göstermeye
başladı. Ayrılık, sevgili v.b. konular üzerinde şekillenen bu lirik eserlere
karşı çok geçmeden yeni ve daha agresif bir akım Türkçe RAP içerisinde
varlığını göstermeye başladı; Battle ekolü olarak tanımlanan bu akım
beraberinde Aşıklık geleneğinden de aşina olduğumuz atışmaları, RAP jargonu ile
Diss furyasını başlatmış oldu.
“Çoğu bilmez ama asıl rap’in hası battle”
Ceza, Hiç Yok Deme Hit Çok
Zira bu ekolün savunucuları RAP’in Pop müziğe benzetilmeye
çalışıldığını, bu müziğin esas itibariyle sokakların sesi ve bir eleştiri
müziği olduğunu savunuyordu. Bu görüşe dayanak olarak ise Amerikalı ünlü RAP
sanatçısı 2Pac gösteriliyordu.
“Çünkü Şiir zengin fahişelerin kalçasına ritim değil
Varoş çocukların beynine kan pompalıyor”
Şiirbaz, Çare Var
Battle ekolü ile müzik icra eden RAP grup ve oluşumlarının
zaman içerisinde daha bireysel çalışmalara yöneldiği onlu yılların ortalarında
-2010-2015- internet ve bilhassa sosyal platformların yarattığı medya devrimi
ile sosyal medyada aktif ve güçlü durumda bulunan Türkçe RAP camiası giderek
tanınır ve görünür olmuş, underground dönem yerini yavaş yavaş profesyonelliğe
bırakmaya başlamıştı. Aynı dönemlerde dünya RAP camiasında yeni okuma stilleri
ve yeni tarzlar ortaya çıkmış, müzikal unsurlar sözün ve anlatının önünde
tutulur olmuştu. Çok geçmeden ülkemizde de kendisini gösteren bu yeni akımların
eskisi kadar eleştirel bir üslupta olmaması, daha ziyade eğlence odaklı
üretimin yapılması ve müzikal anlamda daha başarılı soundlara sahip olması
sebebiyle RAP müziğin kitlesi dışındaki dinleyicilerin de dikkatini çekmeyi
başardı. Toplumsal meseleler yerine uyuşturucu, şöhret ve marka gibi tüketim
odaklı bir anlatı yoluna sapan Türkçe RAP böylelikle yıllardır bir şekilde
devam ettirmeye çalıştığı didaktik üslubundan da vazgeçmiş oldu.
“Odak noktam sürtükler ve istediğim renkte Mercedes’ler
Bu gördüklerin Balenciaga
Zıvanamız hazır, kâğıdımız geldi Valencia’dan
Bırakın gevezeliği acid, yoga, fitness, bale, sanat
Hatta size çok yakışır külotlu çorap, babet falan”
Keişan, Lamborghini
Sonuç olarak, bugün müzikal anlamda dünya standartlarını
yakalamış olan Türkçe RAP’in, lirikalite bakımından son akım ve yöntemlerle
beraber ciddi bir darbe aldığını söylememiz gerekir. Edebi türlerde gördüğümüz
didaktik öğelerin –şiirselliğini bozmadan- zaman içerisinde farklı tür anlatım,
şekil ve yöntemlerine dönüşmesinin RAP için aynı doğrultuda gelişmediğini
görüyoruz. Zira bu ritmik şiirin icracılarının -belki de içerisinde bulunduğu
koşullar sebebiyle- son yıllarda ritme verdiği ağırlığı şiir ve anlatıma
verememiş olması dolayısıyla lirikal anlamda giderek güçsüzleşen ve bilhassa
MC’lerin varlık amacını ve gereksinimlerini zedeleyen, sorgulatan bir noktaya
taşıdığını söyleyebiliriz. Diyebiliriz ki bu yeni akımlar ve müzikaliteye
verilen ağırlıkla beraber DJ’ler belki de RAP müziğin ortaya çıktığı ilk
zamanlardan bu yana ilk defa bu denli ön planda yer alıyor ve bu müziği
yönlendiriyorlar. Bu yeni dönem tarihe “DJ’ler Dönemi” olarak düşecektir.
2019 - inceeleyen.com