Sessiz ve Sensiz / Büşra Benek
Merhaba anne ben geldim. Küçük meleğin…
Nasılsın anne iyi misin? Ben değilim! Sen yoksun yanımda...
Küçük ellerimden tutup, "Ben bir bir bir gün sonra geleceğim kızım." demiştin,
hani ben saydım anne gelmedin. Dedemle birlikte giderken o da aynı şeyi
söylemişti. "Anneni bir bir bir gün sonra geri getireceğim." demişti. Hani, yoksun anne… Dün sordum dedeme, "Annem nerede?" dedim; ağladı, cevap vermedi. Sen
beni terk mi ettin anne? Hani bir gece çok yağmur yağmıştı; korkup yanına
gelmiştim de ellerimi o sıcak ellerinin arasına hapsedip, "Korkma meleğim ben
yanındayım." demiştin. Kaç gecedir yağmur yağıyor ben korkuyorum ama sen yoksun
anne. Günleri saymaya devam ediyorum ama
sen gelmiyorsun. Kızdın mı bana oyuncaklarımı toplamadım diye? Söz veriyorum
sen gel, toplarım anne. Hem artık kendim giyinebiliyorum biliyor musun? Hiç
yorulmazsın anne, sen yeter ki gel. Yemeğimi de kendim yiyorum. Dedeme bunları söylediğimde, "Annen artık bunların hepsini görüyor." dedi. Nereden görüyorsun anne? Ben
neden göremiyorum seni? Dün yağmur yağdı, korktum. Babamın yanına gittim bu
sefer, "Korkma canım annen seni görüyor." dedi. "Hani, ben göremiyorum." deyince
dışarı çıkardı beni kucağına aldı; başını gökyüzüne kaldırdı ben de kaldırdım.
Sonra eliyle işaret etti gökyüzünü, "Annen orada kızım annen melek oldu." dedi.
Ben korkuyorum diye sen ağlıyormuşsun o yüzden yağmur yağıyormuş. Onlar senin gözyaşlarınmış.
Bak artık hiç korkmuyorum anne, sen ağlama yeter ki. Korkmuyorum ama özlüyorum seni…
Gel hadi anne, küçük meleğinin elleri boş kaldı.