Bugün ONSEKİZİME basıyorum sanki. Alevlerin kokusu burnuma
yeni tutuşan mum kokusunu GETİRİYOR. Ardından çürük et kokusu. Tam 25 saat, 37
dakika oldu. O ve ben aynı odadayız.
Kim olduğunu bilmiyorum. Ya da biliyordum, unuttum. Onu
öldürmek için haklı sebeplerim var.
Onu hatırlamıyorum ama NEDEN ÖLDÜRDÜĞÜMÜ ÇOK NET hatırlıyorum. ÇÜNKÜ OTUZBEŞİNCİ SIRA ONA AİTTİ. OTUZDÖRDÜNCÜ, peşimdeki memurun karısıydı. ONDAN ÖNCEKİ kadının komşusu, AYNI ZAMANDA mahallemde oturan bir kadındı. Bana bakardı ben çocukken. Onu severdim. Fark ettiyseniz kurbanlarımın hepsi kadın. Neden kadınlar, anlatayım.
Kadınlar hep benim etrafımda oldular. Beni sevip korudular.
Ve bana bu dünyanın yalan olduğunu, gerçek dünyaya -ya da oraya her ne
deniyorsa- öldükten sonra gittiğimizi, oranın buradan çok daha güzel ve huzur
dolu olduğunu söylediler. Bazen oraya gitmek istediklerini VE BUNU hemen
istediklerini bile söylerlerdi.
Ben kötü bir şey yapmadım ki? Onların istediklerini yaparsam
onların ve Tanrı'nın beni seveceğini söylediler DAİMA. Sürekli ölmek istediklerini
söylediler. Ben de onları öldürdüm.
Tanrı aşkına benden istediklerini yaptım. Hani onlar ve Tanrı beni sevecekti? Polis bile sevmiyor ARTIK BENİ. Uslu bir çocuğum ben, yapmayın hadi ama...
CONVERSATION