They flee from me that sometime did me seek
With naked foot, stalking in my chamber.
I have seen them gentle, tame, and meek,
That now are wild and do not remember
That sometime they put themself in danger
To take bread at my hand; and now they range,
Busily seeking with a continual change.
Onlar benden firar ederler ki bir zaman arandım
Çıplak ayakla, odamda sinsice dolaşırken
Onları gördüm nazik, ehil ve yumuşak başlı
Şimdi onlar vahşi ve hatırlamıyorlar
Bir zamanlar elimden yedikleri ekmekleri
Ve şimdi dolanıyorlar
Mütemadi bir değişim ile yoğun bir arayıştalar
Thanked be fortune it hath been otherwise
Twenty times better; but once in special,
In thin array after a pleasant guise,
When her loose gown from her shoulders did fall,
And she me caught in her arms long and small;
Therewithall sweetly did me kiss
And softly said, “Dear heart, how like you this?”
Talihe şükranlar olsun ki,
Yirmi kat daha iyi oldu; lakin bilhassa bir keresinde,
Tatminkâr bir görünüşün ardından narin bir kisve içinde,
Salık elbisesi omuzlarından düştüğünde
O beni yakaladı uzun ve küçük kollarında
Orada onu öptüm tatlıca
Ve yumuşakça dedim ki, “Sevgili kalbim, nasıl bunu sevdin
mi?”
It was no dream: I lay broad waking.
But all is turned thorough my gentleness
Into a strange fashion of forsaking;
And I have leave to go of her goodness,
And she also, to use newfangleness.
But since that I so kindly am served
I would fain know what she hath deserved.
Rüya değildi: genişçe uzanmış, uykudan uyanıyordum
Lakin her şey suhuletimden süzülerek
Tuhaf havalı bir terk edişe dönüştü;
Ve o kadının iyiliğinden/ihsanından (dolayı) gitmeme müsaade
var
Ve onun da yeniliğe olan tutkusunu kullanmasına.
Fakat madem ki böyle nezaketle hizmet gördüm
Onun neye layık olduğunu bilmeyi derinden arzulardım.
CONVERSATION