GİRİŞ
Barones Marie von
Ebner-Eschenbach (13 Eylül 1830- 12 Mart 1916) Avusturyalı bir yazardı.
Mükemmel psikolojik romanları nedeniyle, Ferdinand von Saar ile birlikte, 19.
yüzyılın ikinci bölümünün en önemli Alman yazarlarından biri olarak kabul
edilir.
Çek Cumhuriyeti Moravia, Kroměříž yakınlarındaki Zdislavice'de Dubský (Graf von Třebomyslice) ailesinde doğdu ve Avusturya'nın Viyana kentinde öldü.
E. Eschenbach imzalı Köyün Çocuğu adlı eserini, "metne bağlı inceleme yöntemi" kapsamında birkaç alt
başlık eşliğinde değerlendirmeye almaya çalışacağım.
METİN ve ZİHNİYET BAĞLAMINDA SOSYAL OLARAK
İNCELENMESİ
Toplum
Ekonomi
Eğitim Eleştirisi
Sosyal Gerçeklik gibi kavramlar neticesinde incelemeye çalışacağım.
TOPLUM
· Eserde
toplumsal dayanışmanın kırıntılarının bile olmadığı ve bundan ötürü çocuklar
suçlanmamak ve dışlanmamak için oradan kaçmayı düşünürler. Küçük bir çocuk bile
olsa ailelerin yaptıkları hatalar ona yansıtılıp yargılanmasını
engellemeyecektir. “Pavel’in annesinin hapiste olup babasının katil olması
yüzünden dışlandığı gibi”
· Toplumda
birbirini ispiyonlama vardır hiçbir şekilde iyi veya kötü birlik olmazlar
“Örneğin orman konusunda laf taşımalar.” Tek dertleri eğlenmektir, eğlence için
her türlü bahaneyi bulmaya razıdırlar. Açlıktan ve kıtlıktan ağızları koksa
bile tek dertleri pervasızca eğlenmektir. Hoşgörüsüzlerdir, yargılamaya
meyillidirler. Tıpkı günümüzdeki gibi önyargılıdırlar, korumaya muhtaç bir
çocuğu bile fütursuzca yargılarlar.
· Cahil
bir kesim çoğunluktadır, eğitimsizlerdir, en değer verdikleri şey ise
maddiyattır. Çok bilmenin değil çok paranın olması onlar için altın
niteliğindedir. Eser boyunca dolandırıcılık, yalan söylemek, iftira, hırsızlık
kötü yollara düşme konularına sıklıkça yer verilmiştir.
·
İnsanlar vazifelerini yerine getirmezler
bilinçleri yoktur. Yeni gelen öğretmenin saatinde gelmemesi, rahibin ondan
istenilen yardımı yapmaması gibi. Halkın yetişme mizacı serttir kötü aile
tabloları bunun ana nedenidir. Bu yüzden başvurdukları ilk yol cezalandırmak,
kavga etmek, şiddete eğilimli olmaktan geçer.
· Ekonomik
açıdan çok zor dönemlerden geçtikleri ve bilhassa fakir kaldıkları için toplum
bir şeyleri çalıyor, fakat bu sadece bireye değil devlete, toplumun bizzat
kendisine de kalıcı zarar veriyor.
· Yardımseverlik,
merhamet duygusu körelmiştir. Toplum sadece kendi çıkarları için çabalar.
Rahipler gibi hemşireler de Pavel’in daha iyi bir hayat isteği karşısında ona
yardımcı olmayarak “Allah’ın yardım edeceğini söylerler”
· Toplumun
tek dayanağı öğretmendir. Öğretmenin güvenilir olması önemlidir. Öğretmenlik,
hakimlik, doktorluk, imamlık gibi meslekler, insanlar ve toplumun üzerinde
etkin mesleklerdir. Pervasızca
yargılamak hakimdir, sorgulamadan infaz yapmak esastır.
· Hakim
Pavel’i görünce hemen onun suçlu olduğu kanısına varır. Bu da mesleğini iyi
yapmayan insanları temsil eder. Torpille
göreve gelen, işini hakkıyla yapmayan insanların sesi olmuştur hâkim bir nevi.
Bu sadece bireye zararlı değil, topluma da zararlıdır. Milletini seven adil bir
yönetici insanlara torpille bir yere getirmez. Yapılan haksızlık ve adaletsizlikler
günümüzde de halen devam etmektedir. Sevilmeden ve haksız yere gelinen işler
dolayısıyla yanan tek bir kişi değil tüm evren olmuştur. Genç yaşta evlilikler
ve çocuk doğurmalar görülür. Bir zamanlar bizim kültürümüzde de olan bilinçsiz
evlilikleri, düşük eğitim seviyesinden kaynaklanan cehaletin ve evlilik bilinci
oturmadığı için çocuk doğurmanın da ne kadar riskli olduğunu gösterir. Örneğin;
Vinska’nın iki çocuğunun da vefat etmesinin sebebi küçük yaşta evlenen
gençlerin çocuk bakmayı bilmediklerinden kaynaklanır.
· İnsanlar
kulaktan duyma bilgilerle hareket ediyorlar nelere mal olacağını bilmeden, her
şeye kuşkusuz inanmalarının zararlarını yine toplum olarak kendileri çekiyor
Eserin sonuna doğru bile hala Pavel’e önyargılı olmaları da bunun göstergesidir.
Öğretmenin onlar yüzünden gitmesi de toplumun cahilleşmesine yol açıyor. Her
türlü zararı yine kendi kendilerine veriyorlar.
·
Eserin
zihniyetinde değineceğimiz bir diğer unsur olan ekonomi de ise; dönemin
ekonomisinin son derece kötü olduğunu, insanların açlıkla ve fakirliklerle
boğuştuğunu refah içinde bir yaşam tarzı sürülmediğini görürüz Halk geçimini
ormandan sağlar. Ama ormandan faydalanmanın da belli birtakım kuralları vardır
herkes de faydalanamaz.
· Zengin
ve fakir uçurumu da eserde gözümüze çarpan bir diğer unsurdur. Zenginler çok
zengin lider vasfında sözüne itaat ettirilen taraf, fakirler ise oldukça fakir
ezilen taraftır. Buna bazı devlet çatışmalarını da örnek olarak verebiliriz.
Amerika’nın hükmeden taraf olmasını simgeler belki de zengin kesim diğer fakir
kesim ise onun tarafından sömürülen ülkelerin simgeleyicisidir.
· Eserde
fakirlik konusu o kadar derin ele alınmıştır ki 1 kg elma bile alınacak durum
yoktur ve satıcının da zarara gireceği için o elmayı hediye bile edememesi bu
durumun güzel bir şekilde zihnimizde canlandırmamıza vesile olur. Dönemin
ulaşımı da kötüdür. Pavel’in gitmek istediği yere saatlerce yürümesinden de
ulaşımın ne denli kötü olduğunu hissedebiliyoruz. Teknoloji de o dönem
şartlarında geri de kalmıştır. Fakat daha sonralarda gerçekleşen makineleşmeyle
insanın iş yükü hafifliyor ve biraz olsa refaha kavuşulabiliyor.
·
Bir
toplumun eğitim düzeyi o toplumun refah düzeni ve cehalet düzeyinin
kanıtlayıcısı olmuştur tüm çağlar boyunca. Peki ya Köyün Çocuğu adlı eserde
eğitim düzeyi nasıldır? Köyün Çocuğu adlı eseri tek bir konuda ele alacak
olursak bu eğitim olacağı aşikardır. Köyün Çocuğuna binevi. Öğretmenin
kaybolmakta olan bir gençliği diriltmesi bile denilebilir zannımca… Şimdi ise
eğitimin eserdeki yerini inceleyeceğim; Eser bizlere eğitimin iyi
olmadığını ve yetersiz olduğu mesajını ince ayrıntılarıyla veriyor. Bugün de
bazı ülkelerde yetersizdir ve belki de o ülkelere bir atıf olabilir.
·
Eserdeki eğitimin durumunu çocuklar
alfabeyi bile doğru dürüst okuyamamasından anlayabiliriz. Öğretmenler
tarafından dayak ve cezalara başvuruyor. Bu durumda mesleğini kötüye kullanmayı
beraberinde getiriyor. Halbuki öğretmenlik dönemin en kutsal mesleklerinden
biri sayılıyor ki günümüzde bile öyledir. O dönemde eğitimde olan bir şey,
öğretmenin öğrencisini korkutup dövmesi bundan ötürü normal karşılanır o
dönemde.
·
Cezaların aksine eğitimi etkileyen olumlu
taraflar da vardır bu yönlerden biri de ödüllendirme yöntemidir. “Pavel’in
öğretmeninin dediğini yapıp 8 gün okula gitmesi ve öğretmeni tarafından ödül
olarak çizme alınması gibi ilk defa çizmesi olduğu için çok sevinir. Ayrıca
öğretmeni hassas noktası olan kız kardeşini kullanarak onu biraz daha okumaya
teşvik etmesi de dönemin öğretmenlerinin öğrencileri üstündeki hassaslıklarının
ve fedakarlıklarına birer işaretlerdir.
·
Eğitimde materyalin gücü çok zayıftır o
dönemde ve bütün yükü öğretmenin sırtındadır adeta.
Tüm
bu analizler metnin incelenmesinin belki birer parçalarıdır fakat dönemin
sosyal tutumunu sosyal gerçekçiliğini ele almazsak metni ne kadar incelersek
inceleyelim hep bir eksiklik kalır nüanslarda. Bundan mütevellittir ki sıradaki
analizimiz Köyün Çocuğu adlı eserin sosyal gerçekçilik temasıdır;
·
Kadınların
kötülük yapması bir sosyal gerçeklik örneğidir Kötü yola düşmeleri, insanları
kandırmaları... “Vinska’nın Pavel’i defalarca kandırıp, kullanması gibi” Sanayileşme
ile insanlar maddeleşir ve maddiyata önem verir.
·
Yetkililerin
işlerini oyaladıklarını hatta baştan savma yaptıklarını görürüz. İşlerini
özensiz yaparlar, sırf bu sebepten “getürkt” diye bir tabir çıkar.” Türk gibi
iş yapmak yani baştan savma yapmak anlamınadır.” Çocukların bahçelerden kiraz
ve meyve çalması dönemin hırsızlığa meyilliliğinin göstergesidir. Pavel’in çalmak zorunda kaldığını
hemşirelere açıklaması günümüzde de devam eden çocuk sömürüleri üzerinde durur.
·
Kızlar
intihar için kuyuyu kullanırlar aynı zamanda o kuyunun suyundan halk
yararlanır. Ölüme meyillilik vardır. Duygular en uç noktalarla yaşanır. Peter zengin olduğu için insanlar
Pavel’e saldırarak ona yaranmaya çalışıyorlar. Bu o dönemde insanların bireysel
çıkarları olduğunu gösterir.
·
Günümüzde de devam eden paraya olan itaat
başrolde yerini almıştır eserde. “Peter’in zengin olduğu için her sözüne itaat
edilmesi ve Vinska’nın sırf zengin olduğu için onu tercih etmesi” örneğini
verebiliriz.
· Ölüm insanların hastalanınca aklına daha çok
gelir, tıpkı günümüzdeki gibi başı sıkışınca edilen dualara örnektir. Tren vedaları, ayrılıklar gibi
unsurlar da sosyal gerçekliğin muazzam örneklerindendir. Evlerin sıvası balçıktandır yapılı
mimari unsurlardan ibarettir. Kadınların özellikle de başıboş kadınların
geceleri rahatsız edilmesi ve evlerinin önüne gidilmesi de sosyalitemizin
günümüzde de devam edilen kadın cinayetleri ve kadının özgürlüğünün
kısıtlandırma gibi temalarıyla ilişkilendirilebilir.
· Cenaze merasimi ve gelenekler tüm
gerçeklikleriyle yansıtılır. Eserin informative özellikleri üslup özelliğinin güzel bir örneği
olmuştur. Bu gibi
unsurlar doğrultusunda eser ve eserin zihniyeti doğrultusunda ortaya çıkan
temalar birbirleri ile bağdaşlaştırılmaya çalışılmıştır.
ESERİN
YAPI, DİL ANLATIM, TEMA, METİN ve YAZAR İLİŞKİSİNE KAPSAMINDA EDEBİ YÖNDEN
İNCELENMESİ
Yapı,
eserin mihenk taşıdır adeta, eserin karakterlerinin iç dünyalarına ve fiziksel
özelliklerine dayanan bir inceleme yapacağım bu esnada;
Eserde başlıca üç karakter vardır aslına
bakılırsa; Ana karakterimiz Pavel, dünyalardan çok sevdiği fakat sonrasına
derin bir üzüntüyle kaybettiği biricik kardeşi Malida, hayatı boyunca
vazgeçemediği aşkı Vinska ve belki de kendi ayaklarının üstünde durabilmesi
için yeri geldiğinde kendinden bile vazgeçen baş liderimiz Öğretmen. Bir diğer
önemli simgemiz Barones’tir fakat onu metin ve yazar bağlamında incelememiz
daha usturuplu olacaktır. Ağırlıklı olarak bu üç karaktere değineceğim bölümde,
eserin sürekliliğini artıran yan karakterlerin de bahsini yapacağım;
PAVEL
Ana
karakterimiz Pavel, ailenin tek
erkek çocuğudur. Baba figüründen uzak, baba sevgisi göremediği için de kendinde
hep bir sorumluluk, psikolojik baskı hisseder iletişimsiz kalmış biri
öğretmeni onu azarlasa bile çekinmiyor çünkü onunla iletişim kurduğunu
düşünüyor. Çocuğu iletişimsizliğe ve geçimsizliğe iten sebep aile yapısıdır,
kuşkusuz.
· İnançlı
bir çocuktur Pavel. Pavel’in koruyucu ailesi olmasına rağmen hem çocuğa iyi
bakamıyor hem de öğretmenine Pavel hakkında yalan söylüyor, sevgi dolu bir ortamda
yetişemiyor bundan dolayı yuva kavramına önem verir.
· Hayvanların
bile yuvasını dağıtmamaya çalışır. Merhamet duygusu hatsafhadadır.
· Söz
ve laf taşımıyor, dedikodu yapmıyor. Kıyafetleri eskidir, rengi atmış, dikişleri patlamış eskiden tam olanlar
şimdi küçük gelmeye başlamış vaziyettedir. Onu fiziki olarak dilenci ve
serseriler ile bir tutarlar.
·
Vinska
için tavus kuşunun tüylerini çalar. Bu da onun duygularına yenik düştüğünü
gösterir. Vinska’nın onu kullandığını anlamaz, çünkü yalnızdır. Birine ihtiyaç
duyar. Vinska üzülmesin diye elinden geleni yapar, Vinska’yı ele vermiyor tam
bir fedakâr aşıktır. Zehirli şişeyi yerine ulaştırır. Vinska ve Virgil’e
inanması da ona işarettir.
·
Akıl ve
duygu ayrımını yapamamakta, doğru kararlar verememektedir.
·
Toplum
onu sevmediği için o da sevmez kin duyar. Yaşadıklarından ötürü intikam duygusu
da alevlenmeye başlar bir süre sonra. Psikanalitik temeline de dayandırılabilir
bir nevi bu durum. Pavel’in en büyük hedefi iyi bir yiyecek ve giyecek bunun
için çaba gösterir.
·
Milada’yı
sık ziyaret etmesiyle ve onun öğütleriyle iyi bir insan olmaya ve olgunlaşmaya
çalışıyor. Hiçbir şey için geç olmadığını, yeni bir hayat için çabaladığını
görürüz. Azimli biridir, yaşadıkları onu yıldırmaz. Hayatını helal yolla
kazanmaya çalışır ama bu durum toplum için o hırsız, katil ve yalancı olarak
bilinmesini örseleyemez.
·
Sabırlı,
örf ve adetlerini bilen biridir Pavel. Öğretmeninin ve kardeşlerinin öğütleri,
istediği yeni hayatı için onu cesaretlendirir.
·
Yeni bir
hayat istemesiyle ilk kararlılığını da gösterir. Kardeşinin mutluluğunu her
şeyden önce tutuyor.Eski yaşamı kötü de olsa geçmişine bazen özlem duyar. Her
koşulda tek sığındığı tek liman din’dir. Dua ettiğini görürüz, manevi güce de
böylece önem verir. Hapisten sonra fiziksel ve ruhen değiştiği görülür.
·
Dayanıklı
ve zorluğa katlanma dozu yüksektir. Çocuklar ona “zehirci” lakabını takıyor.
Hayalini kurduğu evi nasıl yapacağını, planını anlatmasını onu planlı biri ve
işini iyi yapan biri olarak tanımamıza yardımcı olur.
·
Virgil’in
özrünü kabul eder ve ağırbaşlılıkla onları alttan alıp susuyor. Bunun sebebi
karakterinden mi yoksa kızlarından yani Vinska’ya duyduğu aşktan mı
bilemiyoruz. Ama sonunda iyilik ve doğruluk kazanıyor. Uçurumun
kıyısında biten bir fidan gibidir. Tutulduğu tek dal öğretmenidir. Tıpkı
Kuyucaklı Yusuftaki kayaların içinde açan umudu temsil eden çiçek gibi.
·
Pavel’in kadından sadece kardeşini görmek
istemesi onun alçak gönüllü mütevazi biri olduğunu gösterir.
·
Köpeğin üstüne su dökerek onu hayata
döndürür. Tutunduğu her şeyi iyileştirmeye çalışır Pavel, bilhassa da kendi
benliğini. Her konuda kendini terbiye eder, olgunlaştırır. Dışlandığından ötürü kendi
yöresinin dansını bilmiyor çünkü hiç düğüne gitmemiş ama zamanla kızlar dansa
kaldırır bu onun kabullenildiğini gösterir.
· Öğretmen
toplumun aksine önyargılı değildir önce sorgulayıp ondan sonra yargılar. Pavel
ile ilgilenir, peşini bırakmaz, sahiplenir. Öğütler verir, bu yüzden ideal
insan ve öğretmen tipidir. Olumlu ve pozitif rollere sahiptir. Olay çıkmasın
diye çocuğu korumasından da bu tutumu anlaşılır. Kitaplarla haşır neşir olması,
kendini geliştirmek, mesleğe ilgi duymak, hakkını vermek sıradan bir işçi
olmamak amacıyla ilgilidir. Öğretmen
mesleğini mesai gibi düşünmüyor, öğrencileriyle her zaman ilgilenir. Pavel’in
parayı çaldığını düşününce öğretmene gitmesi de ona yakınlığının habercisidir.
Kitabınızı okuyun çağrılarıyla okura okumanın önemini defalarca vurgular. Aklı
ve bilgiyi temsil eder.
· Pavel’e
çok güvenir zehirli şişeyi bile içer. Öğretmeni küçük öğrencisine aziz vermesi
onu cesaretlenmesine vesile olur.
Öğretmenin sürekli Pavel’e öğüt vermesi Pavelde kendini bulmasından
dolayı olabilir. Bunun sebebi ikisi de yetim büyümüştür, halk tarafından
dışlanmışlardır.
· Kendi
benliğindeki hataları Pavel’i ayna görerek düzeltmesine yardımcı olmak belki de
bir nebze de olsa ruhunu rahatlatabilmekten kaynaklanıyor olabilir.
· Giderken
Pavel’e ihtiyaçlarını karşılamaları için saatini verir. Verdiği öğütler altın
niteliğindedir. Pavel’e kendi çıkarlarını düşünmemesini, bencil olmamasını, aç
olanı fakir olanı korumasını istiyor. Aslında bu öğütler yazarın vermek
istediği öğütlerdir eser binevi ahlak kitabıdır. Öğretmen de bu ahlakın
kurucusu, bilgesidir, diyebiliriz.
MİLADA
· Pavel’e
göre daha şanslıdır, daha güzel bir yerde eğitim alıyor, geçim derdi yoktur.
Doğruluğu, iyi insan olmayı, paradan önce insanlığı Pavel’e öğütlüyor.
· Küçük
yaşına rağmen çok olgundur ve çevresindeki insanları da bu bağlamda
olgunlaştırmayı amaçlar.
· Abisi
ile birlikte olabilmek için o iyi yaşam standartlarından vazgeçer.
· Fedakârlık
ve kardeş sevgisinin Pavel ile birlikte muazzam bir şekilde hissettirirler.
· Abisinin
ümidini kaybetmemesi için ona destek olur.
· Abisiyle
bir yıl görüşmemeyi istemesi hem abisinin iyiliği için hem ayrılık travmasından
kurtulmak için. Bu karar onun azimli biri olduğunu gösterir.
· Milada’nın
zamansız ölümü Pavel’in üzerinde yıkıcı bir etki bırakır.
VİNSKA
· Yazar
onun iyi mi kötü mü olduğunu havada bırakır sözleri inandırıcı değildir.
· Çıkarcı
biridir, kendi çıkarları için Pavel’i kullanır.
· Terkedildikten
sonra intihar etmeyi düşünür.
· Pavel’i
etkilemek için vücudunu ve kendisinin çekiciliğini kullanır.
· Vinska’nın
annesi para kazanmak için kötü şeyler yapıyor. Çocuk düşürmek gibi. Vinska’nın
bu kötülüklerinin temelinin de yine kötü aile ortamında yetişmesinden
kaynaklandığını görüyoruz.
· Kendini
vazgeçilmez sanıyordu ama Pavel ondan vazgeçti çok sevmesine rağmen. Kendini
hep yükseklerde gören insan her ne açıdan olursa olsun yalnızlığa maruz bırakıldığına
bir mesajdır.
· Zengin
olduğu için Peter ile evlenir. Maddiyata verilen önemin bir başka temsilcisi de
bu sahnedir.
ÖĞRETMEN – HABRET
· Öğretmen
toplumun aksine önyargılı değildir önce sorgulayıp ondan sonra yargılar. Pavel
ile ilgilenir, peşini bırakmaz, sahiplenir. Öğütler verir, bu yüzden ideal
insan ve öğretmen tipidir. Fedakardır. Olumlu ve pozitif rollere sahiptir. Olay
çıkmasın diye çocuğu korumasından da bu tutumu anlaşılır. Kitaplarla haşır
neşir olması, kendini geliştirmek, mesleğe ilgi duymak, hakkını vermek sıradan
bir işçi olmamak amacıyla ilgilidir.
· Öğretmen
mesleğini mesai gibi düşünmüyor, öğrencileriyle her zaman ilgilenir. Pavel’in
parayı çaldığını düşününce öğretmene gitmesi de ona yakınlığının habercisidir.
· Kitabınızı
okuyun çağrılarıyla okura okumanın önemini defalarca vurgular. Aklı ve bilgiyi
temsil eder. Pavel’e çok güvenir zehirli şişeyi bile içer. Öğretmeni küçük öğrencisine
aziz vermesi onu cesaretlenmesine vesile olur.
· Öğretmenin
sürekli Pavel’e öğüt vermesi Pavel’de kendini bulmasından dolayı olabilir.
Bunun sebebi ikisi de yetim büyümüştür, halk tarafından dışlanmışlardır. Kendi
benliğindeki hataları Pavel’i ayna görerek düzeltmesine yardımcı olmak belki de
bir nebze de olsa ruhunu rahatlatabilmekten kaynaklanıyor olabilir.
· Giderken
Pavel’e ihtiyaçlarını karşılamaları için saatini verir. Verdiği öğütler altın
niteliğindedir. Pavel’e kendi çıkarlarını düşünmemesini, bencil olmamasını, aç
olanı fakir olanı korumasını istiyor. Aslında bu öğütler yazarın vermek
istediği öğütlerdir eser binevi ahlak kitabıdır. Öğretmen de bu ahlakın
kurucusu, bilgesidir, diyebiliriz.
· Yalnızlığa
itilmiş, bekar biridir.
· Titi,
Lucretti, Cari-kitap- okuyor, bu yüzden rahip ona önyargılı davranıyor. Rahip
gittiğinde kitabı dost olarak görüyor okşuyor.
· Paveli
de yanına da götürebilir ama götürmüyor kendi ayakları üstünde durmasını
istiyor. Onun iyiliği için onu istemediği gibi yalanlar söyler.
· Pavel’ı
yeni öğretmene emanet ediyor. Sebebi ise yeni öğretmenin onu korumasını
istemesidir.
YENİ ÖĞRETMEN GEORG MLADEK
·
Yeni
işine geç gelmesi onun vazife bilincinin olmadığını gösterir. Lakayt olduğunu
ve kadınlara düşkün olduğunu gösterir.
·
İnsanlarla
diyalog kurmak istemediğini, yalnız kalmak istediğini, kalabalıktan
hoşlanmadığını görüyoruz. Oysa ki köye yeni geldiği için insanlara daha kibar
olmalı ve onları tanımaya çalışmalıydı.
DİL ANLATIM BAKIMINDAN
·
Eser
okurun okurken kendinde bir şeyler bulacağı muazzam bir şekilde öğütler veren
ve evrensel nitelikte dünyanın her yerinde aynı duygularla hissedilebilen bir
üslup ile yazılmıştır.
·
Dili
anlaşılır ve ağır değildir.
·
Okuyucuyu
yormaz.
·
Eserde
seçilen temalar, semboller, yazarın okuru eserin içine ne denli çekebileceğinin
göstergesidir.
·
Psikolojik
tarzda yazdığı eserlerle ünlenmiş yazarımızın verdiği en güzel örneklerinden
biridir Köyün Çocuğu.
·
Betimlemeler,
doğa tasvirleri ve karakterlerinin iç dünyalarına ve fiziksel özelliklerine
bağlı olarak verilen tasvirlere eserin her sayfasında rastlayabiliriz
neredeyse.
·
Eserde
otobiyografik özelliklere de denk geliriz. Yazarın kendini adını bir karaktere
vermesi bunun müthiş örneklerinden biri olmuştur.
·
Psikolojik
analizlerin yoğunluğu eserdeki karakterlerin iç dünyalarının muazzam
tasvirleriyle anlaşılmaktadır.
·
Bu eserde
trajik ve şaşırtıcı bir yöntem olan yabancılaştırma tekniği kullanılmıştır.
Okuyucu şok olur.
·
Milli
manevi inanç duygularını ön plana çıkaran bir eserdir.
ESERİN TEMASI BAKIMINDAN
Eserde yoğun olarak zenginlik ve fakirlik temalarından bahseder örneğin
Peter’in zengin diye tüm halkın ona kutsal biri gözüyle bakması gibi. Pavel’in
fakir olduğu için her zaman fütursuzca dışlanması gibi örneklerle derinine
inerek bu tema işlenilmiştir. Bir diğer yandan eserde daha ilk sayfalarda
rastlayacağımız kötü aile ilişkileri teması işlenmiştir. Babanın çocuklarına
şefkat göstermemesi bunun aksine her yolunu şiddete dayanması ailenin temelinde
sarsılan çocukları bırakmıştır. Babadan oğula kalan tek miras ise belki de
iletişimsizlik kavramı olmuştur. Annenin babaya olan itaati de çocuklarının
yalnızlaşmasına ve psikolojik açıdan çöküş durumuna gelmesine neden olacaktır.
Baba figürünün ne denli önemli olduğunu yazarımız bizlere güzel bir üslupla
resmetmiştir.
Babanın aksine kitapta birçok aşamada dile getirilen ve almamız gereken
mesajlardan biri de Kadın yani bir aşamada anne temasıdır. Kadın kitapta kutsal
sayılır, birçok dönemde de bu böyle olmuştur aslında. Kadın ve anne figürünü
bir nebze de özetleyecek olursak;
KADIN-ANNE
FİGÜRÜ
“Kocamın söylediği
gibidir.” sözleriyle tanınır eserde.
Kadın kocasına itaat ediyor, söylediği her şeyi
kuşkusuz kabul eder.
Hapiste geçirmiştir birçok zamanını.
Aslında iyi bir annedir, ama burada sindirilmiş,
bastırılmış kadın karakter tiplemesini görürüz eserde, dönemin başlıca
özelliklerindendir kadın her zaman suçlu gözükür.
Kadın ve aile kutsaldır mesajı sıklıkla verilmektedir
eserde.
Pavel annesine vefalı davranır hiçe saymaz, kadın
önemlidir.
İyi ve Kötü temasına da değinen yazarımız, aslında kötü karakterlerin
bile sonradan iyileşebileceğini iyiliğin her zaman tek dayanak olduğu vurgusunu
defalarca yapar. Belediye başkanın önceden iyi olup sonradan halk tarafından
dışlanmamak için yani bir açıdan kendi çıkarları doğrultusunda davranması bunun
tezat örneğidir. Fakat diğer bir açıdan Virgil karakterinin Pavel’e kötülükler
yapması tabir-i yerindeyse dünyasını Vinska ile birlikte dar etmesi eserin
sonlarında ondan özürler dileyerek affetmesi için yalvarması ile sonlandırılır.
Zenginliğe verilen önemin kötülüğü de beraberinde getirdiği anlaşıldığında
kazanan tarafın hep iyiler olduğu sonucu her zamanki gibi yeniden doğar.
Eserin en çarpıcı ve üstünde durmamız gereken teması ise Kardeşlik
temasıdır. Milada ve Pavel’in yadsınamaz gerçek kardeşlik ilişkisidir. Pavel ve
Milada birbirine sıkıca bağlıdır birbirine bu da aile bağlarının önemini
anlatır. Ama çocukların genel olarak aile durumu kötü annesi hapiste babası ölmüş bu yüzden de önyargılara maruz
kalıyorlar. Bundan ötürü kardeşlerin birbirinden ayrılması psikolojik açıdan
ikisini de etkilemiştir. Ama aralarında yıkılamayacak tek güç olduğu aşikardır
o da sevginin gücüdür. İki kardeşin
ayrılması trajiktir en başlarda farklı şehirlerde olmalarından kaynaklı ayrılık
olsa bile sonlarda bu durum kız kardeşin ölümüyle sonsuz ayrılıklarıyla
sonuçlanmıştır. Milada’nın Pavel’e
yazmış olduğu mektupta da kardeş sevgisini görüyoruz. Ona İsa’dan Mesih’ten
gönderme verir. Bir daha ayrılmalarına dayanamayacağı için onu bir yıl görmek
istemediğini de yazmaktadır mektupta.
Ve en son ele alacağımız ve kısaca özetleyeceğim teme kuşkusuz ki din ve
din adamları temasıdır;
DİN
TEMASI
O dönemde din adamları
önemli bir yere sahip bu yüzden babasına uyarılarda bulunabiliyor. Küçük
kasabalarda din adamları saygı görürler. Otoriteleri vardır. Rahip adamı ikaz
etmek için döver fakat polis göz yumar. Dövülse bile suç olarak görmez,
“Pavel’in babasını dövmektedir” Çünkü din adamları kanunlardan bile üstün
görülür.
Kiliseye giderken temiz olmak. Dine verilen önemi
gösterir.
İnançlı toplum yapısı esere hakim olan bir unsurdur.
Alay kelimesinin kullanılması topluca ibadetlere
gidilmesidir.
Onlar da kutsal yerlere başı kapalı girerler.
Ayinler yapılır.
Rahibeden yardım istenmesine rağmen yardım etmiyor. Bu
yaptığı mesleğe ters düşer, doğru yola girmek isteyen gence yardım etmeliydi,
din adamlarına yapılan bir gönderme sahnesi olmuştur diyebiliriz bu esnada.
Yaşanılan ilk zorluklarda Papaz’a başvurulur. Papaz
gerekeni yapar sözleri dikkat çeker.
Papaz onu eleştirip yadırgarlar diye doğru bildiğini
bile yapmıyor. Kendi çıkarını düşünme konusuna burada da rastlamış oluruz bu
şekilde.
Küçük bir parantez açarak eserdeki sembollerden
bahsetmeden eserin incelemesini doğru bir şekilde bitirebileceğimi düşünmüyorum
o yüzden özet şeklinde sembolleri inceleyelim;
SEMBOLLER
· Karaca’nın
seçilmesi çaresizlik naifliktir çocuğun psikolojik durumunu yansıtır. Avcının
avladığı anlamındadır. Karaca çocuğun ümitsizliğini yorgunluğunu simgeler. Daha
güçlü hayvan figürleri seçilmemiştir.
· Deri
çizme statü göstergesidir. Çizmelerin germen kültüründe yeri vardır, asil,
soylu anlamına gelmektedir.
· Yarım
ay: işlerinin iyi gideceğinin göstergesidir. Rromantik dönem özelliklerinden
biridir.
· Kuyu:
Hem hayat veriyor, hem de can alıyor.
· İsa
ve Mesihten örnekler vermesi çekmiş olduğu acıları Pavel’in kendiyle
özdeşleştirmesine yardımcı olur.
· İncil:
Düşmanların affedilmesi söylenir. Pavel da İncil’e uyuyor.
· Çam
ağaçları: Pavel’in doğayı sevdiğini gösterir. (Romantik dönem)
· Hz.
Eyüp Peygamber ve Diyojen isimlerinin geçmesi okuyucuyu meraklandırmak için
kullanılır. Ders verici, eğitici, bilgilendirici özellikte olduğunu gösterir.
· Ulu
aedicius gerçekçi yöntem yazar bilinmeyen isim verir okuyucuyu merak uyandırıp
araştırmaya yöneltir.
· Makine:
modernite ve zenginlik.
· Ev
motifi: sığınılacak bir yuva.
· Yılan:
İnsanların birbirine zarar vermesi, kötülük.
· Kapının
önündeki taş: bu taşın manası o taşı atanları her gördüğünde kin ve öfkeyle
hatırlaması
· Barones
Pavel’a toprak hediye ediyor bu oraya ait olduğunu yazarımızın ezgileriyle
“Köyün Çocuğu” olduğunu gösterir.
· Ihlamur
Ağacı: İnsanlara faydalı olmak anlamında simgelenmiştir.
· Ölüm:
Işığa sığınmak ifadesi ile temsil edilir.
METİN ve YAZAR BAKIMINDAN
Kuşkusuzdur ki bir eser
sanatçısının kimliğinden bir şeyler almazsa hiçbir zaman tam anlamıyla özgün
bir eser olamayacaktır zannımca. Yazar, eserde bir karaktere sadece kendi
ismini vermesi ile kalmamış o karakterde binevi kendi eksikliklerini artılarını
kendi benliğinden çıkan ezgileri hapsetmiştir. Barones aslında yazarın ta
kendisidir. Barones’in kişiliğini inceleyerek yazar hakkında bir miktar bilgi
sahibi olabiliriz. Yazarın eserde kendinden nüanslar koyması eserin
gerçekçiliğini ve yol göstericiliğini bir açıdan doruk noktasına ulaştırmayı
hedeflemiştir diyebiliriz. Metin ve Yazar bağlamında Barones’i ele almak
sanırım ki çok usturuplu olacaktır;
İyi kalpli: Pavel’i affediyor ve ona dersler öğütler
veriyor. Yazarın amacı ile özdeşleşen bir nüanstır bu bir noktada.
Elinde güç var her istediğini yaptırabilecek kadar ama
mütevazi ve inançlıdır.
Toplumun lideri olan Barones öğretmeninin topluma
faydalı olacağını istediği için gitmesini istemiyor.
Her ne kadar sert gözükse de vefakar, fakirleri
küçümsemiyor, ahlakın inancın doğrultusunda hareket ediyor. Hayvan sevgisi
vardır.
Bu tip kadınlar genç kızların yanlış yola sapmamaları
için onları destekliyor, eğitim almalarına yardımcı oluyorlar. Kendi yaşadığı
sorunları ve kendine ışık tutan üslubuyla Barones yazarımızın kendinin okura
teslimidir aslında.
METİN VE GELENEK KAPSAMINDA ESERİN KÜLTÜREL
ÖZELLİKLERİNİN AKTARILMASI
Eserin yazıldığı dönem romantizm ve klasisizm arasında tutuklu kalmış
bir zamandadır. Bundan ötürü eserin içinde geçen klasik ve romantik dönem
noktalarına değinmek yerinde olacaktır. Romantik ve klasik dönem arasında
sıkışan bu eserde birbiriyle çelişen bazı noktalar olsa da her iki dönemin
özelliğini de sonuna kadar içinde barındırmıştır.
Kardeşinden ayrılması
gerektiğinde duygusal anlar yaşarlar. Bu onların duygusal bağlarını gösterir bu
durumda iyilik kötülük gibi kavramların verilmesi romantik dönem özelliğidir.
Ölüm, intihar durumları. Kardeşinden ayrılınca ölüme
özlem duyar. İntiharı düşünür.
Blaue blume vardır, çünkü herkesin herhangi bir şeye
özlemi vardır.
Aile bütünlüğü, kilisenin eleştirilmemesi, eşlerin
birbirine sadık olması, merhamet duyguları.
Öğretmenin cezalandırması ve öğrencinin karşı
gelmemesi, dönemdeki alan ve verenin razı oluşu anlamına gelir.
KLASİK
DÖNEM ÖZELLİKLERİ
· Toplumu
rahatça tanıyabiliyoruz.
· Sınıf
ayrımı vardır.
· Yapılan
yanlışlar ispiyonlanmaz.
· Kızlar
subaylar tarafından kandırılıyor. (Devlet adamı sıfatını kullanmak mesleği
kötüye kullanmak) O yüzden kızların intihara yöneldiğini görürüz. Faust
eserinde de olduğu gibi.
· Mesaj
verici özellikler taşır. Milada doğruluğu zaman zaman Pavel’e anlatıyor bunun
da nedeni de mesaj vermektir.
· Zamanda
hastalıkların sebepleri tam olarak bilinmez bu yüzden “eceliyle” öldü denir.
Ama asıl sebeplerden biri hijyen ve koca karı ilaçlarıdır.
· Kulaktan
duyma sözler olanı olduğu gibi kabul etmek, cehalet vardır.
· Her
canlının birbiri tarafından zarar gördüğünü yani sadece insanların değil her
canlının birbirlerine zarar verdiğini gösterir. Kötülüğün sadece insana değil
çevredeki her canlıda olduğunu söyleyebiliriz.
· Her
okumada yeni dersler verir eser.
· Öğretmen
Alman halk Çek olduğu için ekmek bile satmıyorlar. Irkçılık teması vardır.
· Yazar
bize her türlü zorluğu ümit, azim, inanç ile yenilebileceğini anlatıyor.
ROMANTİK
DÖNEM ÖZELLİKLERİ
· İnsani
duygular ve hisli duyguların verilmesi romantik dönemdir.
· Aile
bağları da bir romantik dönem özelliğidir.
· Rüyada
koyu renklere yer verilmesi.
· Kötü
anne ve kötü kadın rolleri vardır. –Bizim köy edebiyatında da bulunur-
· Batıl
inançlar vardır.
· Hijyen
yoktur.
· Zamanda
hastalıkların sebepleri tam olarak bilinmez bu yüzden “eceliyle öldü” denir.
Ama asıl sebeplerden biri hijyen ve koca karı ilaçlarıdır.
· Dönemdeki
çocukları yetiştirilme tarzlarına değinilir. Babasından müthiş korkuyor kızı da
dayak yiyordu.
· Dönemin
gençleri ahlaksız ve maddiyata düşkündür.
· Hurafeler
vardır. Kadının cadıya benzetilmesi de romantik dönem özelliğidir.
· Gençler
de kısa yoldan para kazanmak ve zengin olmak için fırsat kollarlar.
· Toplum
cahil, bu yüzden çocukları da cahil kalıyor.
· Karakterlerin
olumsuz özelliklerinin de verilmesi sosyal, ekonomik, siyasal toplum
eleştirileridir.
· Ele
alınan konular evrenseldir. Herkes kendini içinde bulabilir.
· Dönemde
mutsuz evlilikler de yapılıyor.
· Küçük
yerleşim yerlerinde festivaller ve göçler de genç kızlar ve hayvanlar süslenir.
(Hayvana verilen değer de böylece anlaşılır, sevinç gösterileri vardır. Köy
adetleri bizde de vardır. Bu gibi ögeler okuyucu da merak uyandırır.)
· İlk
Aşk unutulmaz mesajı verir. Gerçek aşk kavramıyla da romantik dönem özelliğini
verir.
· Pavel’in
aşkı doğada kuruyan ağaç ve dallarla sembolize etmesi romantik dönem
özelliğidir.
· Boyu
uzamıyor cüce biri. Soydan kaynaklı olabilir.
· Bayramlar
da herkes eşittir özellikle dini bayramlarda. Hoşgörü vardır. Bu da bizlere
klasik dönem özelliğini gösterir.
· İnsanların
doğayla bütünleşmesi işlenir.
· Ölüm
sahnelerinin betimlemeleri romantik döneme uygundur.
· Ölüm,
doğum her yerde vardır bu da evrenseldir.
Yazarın üç bölüm adı altında incelediğimiz
hususlar dışında en son olarak da değerlendirmemiz gereken husus vermek
istediği mesajlardır. Maddeler halinde çıkardığım mesajları inceleyelim;
ESERDEN BİZE VERİLMEK İSTENEN MESAJLAR
Yazar,
okuyucuya siyasi ideolojik gerginliklerin olduğu geri kalmış toplumlarda
insanların birbirlerinin ideolojilerini kabul etmediklerini ancak bunun da
doğru olmadığını anlatır. İnsanların okudukları kitaba, yazara, siyasete göre
yaftalamak yanlıştır.
· Belli
bir yaştan sonra yalnız kalabiliriz o yüzden her zaman kendi ayaklarımız
üzerinde durmak gerekir diyor.
· İnsanlar
size ne kadar kötü davranırsa davransın asla kötü davranmayın.
· Kimse
bulunmaz Hint kumaşı değildir, bir gün herkes her şeyden vazgeçmek zorunda
kalabilir.
·
Kötüler birine
muhtaç oldukları zaman dünyanın en iyi insanı olurlar.
· İnsanların
iyi ya da kötü yaptıkları hiçbir şey peşlerini bırakmaz. Türkiye ve Almanya’da
da böyledir.
· İnsan
sevdiğiyle bir şeyler, paylaştığında yaşadığında mutlu olur.
· Gerçek
inananların yaptıkları ve söyledikleri bir olur.
· İyiler
her zaman kazanır, kötüler her zaman kaybeder.
· Günümüzde
saf ve yalnız olan soyutlanır, ezilir, -Peter’in Pavel’e hareket etmesi gibi-
· Yaptığımız
her işi iyi yapmamız gerektiği mesajını verir. “Pavel’in iş sahibi olurken
yaptıkları gibi.”
· Çünkü
ailesinden iyi eğitim almamış çocuklar ilerde parasını kumara veya içkiye
verirler.
· Kötülük
duygusunu aileler çocuklarına verir.
· Hayatta
her şey umduğumuz gibi olmaz o yüzden adaletten ayrılmamak gerekir.
· Dürüst,
işini hakkıyla yapan insan, kendisine zarar geleceğini bilse bile doğrunun
yanında olur her zaman.
· “Bir
toplumda öğretmen yoksa, o toplum bilimden kültürden, her türlü alanda eksik
kalacaktır”
· Yazar,
her şeyin başının sağlık olduğunu söylüyor, özellikle ruh sağlığı çok
önemlidir. Dinimize göre de bu böyledir, sağlık Allah tarafından verilen bir
emanettir. İnsan ne kadar sağlıklıysa çevresiyle de o kadar sağlıklı iletişim
kurar.
· Her
ne kadar zengin olursan ol mütevazilikten asla vazgeçme.
·
İnsanlar ne kadar başarılı ve iyi bir
ortamda çalışırsa yaptıkları işler de o kadar başarılı olur.
CONVERSATION