Ey
katil gecenin atları
Karla
çoğalan beyaza karşı siyahlığın savunucuları
Bırakın
hiç olmazsa şu garip hüznüm bana kalsın
Nil’e
karışan nehir gururuyla
Şimdi
ölü bir Hamlet’im -fakat nerede hayaletim-
Karışan
benimdir kendimle birlikte toprağa
Kırışan
kefendir yeraltında zaman
Bir
kaya parçası oturmuş ruhuma
Yaşamın
tozları, kireç, katran
Şeytanın
kanatları çarpıyor suratıma
Yanımda
uzanıyor uzun sakalıyla
İpekten
kumaşlara sarılı saralı Dostoyevski
Diyorum
bu ne güzel komşuluk
Ve
ne rahat konukluk / Affedersiniz, siz...
Acıların
tümünü yukarıda çekmiştiniz...
Bakın
her şeyde bir hayır... var mıdır?
Varsa
bile ben:
Korkunun
kenar mahallesindeki korkuluklardan
Bir
Don Kişot yarattım korusun diye beni
Başından
beri hep yırtılan aklımdı
Sökülen
demir ve pas tutan kalbimdi
Ateşte
eritilip yeniden tartılan
Saydamlığın
kefesinde ağırlık yerine
Yekdelen
yaşayış sıkıntıları
Tüy
gibi hafif gelmeseydi ona baltası
Raskolnikov
bir an durup bakardı
Bulmak
için kendi yüzünü yüzler arasında
Görürdü
binlerce yılanın
Sürünerek
ilerlediğini kaldırımlarda
Onu
baltasıyla gömmedilerse eğer
Şimdi
şaşkın bir Hamlet’im -ve yanımda hayaletim-
Bir
fırsat tanı ölüme demişlerdi
Bir
kez ölmekten bir şey olmaz
Muradına
ne zaman olsa erersin
Ey
ballı Lazarus
Bir
ihtimal daha var, o da gülmek mi dersin
CONVERSATION